Belki annemlerin yaptığı yemekler sayesinde biz onların içerisine Kürt kimliğimiz ve anadilimizle yerleşebiliyorduk ve yaşadığımız mahallede kendimizi herkes kadar güvende hissediyorduk.
Demokrasi ve insan haklarına gerçekten önem veren herhangi birinin utanç duyması gereken asıl nokta ise, aralarında reşit olmayanların da bulunduğu, gözaltı ve işkence riskiyle karşı karşıya, 1000 kişilik bir mülteci grubunun AKP hükümeti tarafından aniden sınır dışı edilmesi.
Laik orta sınıf İstiklal Caddesi’nin kaymağını yerken, hor görülen topluluklar caddeye özgün bir ruh katabilmek için çalışıyorlardı. Bu topluluklar, İstiklal Caddesi’ndeki kuir camiadan, barlarda çalışanlardan ve başka şehir veya ülkelerden kelimenin tam anlamıyla hayatta kalmak için buraya gelenlerden oluşuyor.
Biz Afgan’ız – tarihimizin başından beri sömürgecileri öldürüyoruz. Bununla da yetinmiyor, onların krallıklarını da alaşağı ediyoruz.
Bu kadının ne kendi grubunun ne de genel feminist hareketinin temsilcisi olduğunu hatırlatarak, yaptıklarını feministlik olarak etiketlemekten imtina ediyorum, çünkü sınıf mücadelesini görmezden geliyor, alternatif yokluğunu umursamıyor, bir kadının kendi rızasıyla aldığı kararlarını ciddiye almıyor, ve en önemlisi fuhuşun yasallaştırılması halinde bu kadınların ihbar edebilecekleri yasal bir güce sahip olacaklarını idrak etmiyor.
1930’lu yıllarda Surp Agop mezarlığı devlet tarafından gasp edildi. Sökülen mezar taşlarından TRT radyo evi ve Gezi parkının merdivenleri inşaa edildi. Bu şiddet eylemi nasıl hafızalarımızdan silindi? Günümüz siyasetinde sembolik mağduriyetler neden gerçek şiddeti ve haksızlığı gölgede bırakıyor?
İmha ettiği tabloların miktarı Alaa’nın değişim takıntısına tanıklık ediyor. Atölyesini ziyaret ederek, orada önceden görmüş olduğum bir tablonun akıbetini sorduğum çok oldu. Birçok defalar cevap, zayıf bir ıslık sesi ve ufak bir karate vuruşu hareketiydi, bu da Alaa’nın ilerleme uğruna tabloyu kurban ettiği anlamına geliyordu. Onunla tanıştığımdan beri o kadar çok resim imha etti ki, bunun bir tür ritüel olduğundan şüphelenmeye başladım. Yarı yolda fikrini değiştirmekten korktuğu için asgarî bir merasimle, çabucak icra edilen bir ritüel.
Her üç beyaz Türk’den ikisinin yurt dışına kaçmayı planladığı bu günlerde aklıma en çok takılan soru: “Peki bu çocuklar gittikleri yerlerde ne yiyecekler ne içecekler?”